20 Ekim 2007 Cumartesi

DÖRT KAPI KIRK ADIM

TÜRK BİRLİĞİ üyeleri olarak bizler; ülkemizin içine sürüklendiği bunalımdan çıkarılması için gerekli olan temel yaklaşımları ve yapılması gereken işleri “Dört Kapı, Kırk Adım” adı altında topladık ve Milletimizin ilgisine sunuyoruz. Başarı için, başkalarının kendi çıkarları için verecekleri akıllara değil, Milletimizin tarihin süzgecinden geçirerek oluşturduğu “ortak milli akla” güvenilmesi gerektiğine inanıyoruz.Atatürk’ün yolunu ve yöntemlerini iyi anlamak ve Cumhuriyetimizin kazanımlarını korumak ve geliştirmek çıkar yoldur diyoruz. Diyoruz ki; “Dört Kapı, Kırk Adım” uygulamaları, ülkemizi bataktan çıkaracak ve haklı olan şerefli yeri almasını sağlayacaktır. Başarı mutlak olarak sağlanmalıdır. Bunun için de dört kapı aynı anda açılmalı ve kırk adım arka arkaya atılmalıdır. Birinci kapıya “Milli Kültür Seferberliği” dedik. Direniş ve diriliş için gereken inanç, düşünce ve heyecan ortamı böylece sağlanacaktır. İkinci kapı “Milli Ekonomi” uygulamalarıdır. Kötü niyetli dış müdahaleleri etkisiz kılacak ve milli bünyenin güçlenmesi sağlanacaktır. Zengin Millet, güçlü devlet, mutlu birey hedefine ulaşılacaktır. Üçüncü kapı “Milli Devlet” diyoruz. Devletin Millet ile gerçek anlamda bütünleşmesini sağlayacak bu uygulamalar ile çağdaş ve etkili bir hizmet ortamı oluşacaktır. Dördüncü kapı “Milli Dış Siyaset”tir. Milli Kültür Seferberliği'nden, Milli Ekonomi uygulamalarından ve Milli Devlet yapısından güç alacak ve onları destekleyecek bir dış siyaset ile Türkiye Cumhuriyeti, insanlık ailesi içindeki hakkı olan yeri alacaktır. Saygın, sevilen ve dikkate alınan ülke: BÜYÜK TÜRKİYE. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
BİRİNCİ KAPI
MİLLİ KÜLTÜR SEFERBERLİĞİ
Türkçe Ortak Dilimizdir.
1. Adım: Türk demek öncelikle Türkçe demektir. Türkiye’de resmi dil, eğitim dili, haberleşme dili sadece ve sadece Türkçe olmalıdır.Eğitimin hiçbir kademesinde Türkçe’den başka dilde eğitime izin verilmemelidir.Türkçemizi yozlaştırmaya yönelik her türlü uygulamaya ve gidişe engel olunmalıdır. Diğer Türk devletlerinde de İstanbul Türkçesi’ni yaygınlaştırmak ve onların edebi Türkçelerini de yaymak amaçlanmalıdır. Türkçelerimizi birbirine yaklaştıracak önlemler alınmalıdır. Terimler birliği gecikmeden sağlanmalıdır. Ülkemizdeki diğer dil, lehçe ve ağızların ülkemizin zenginlikleri olduğu gerçeğini de unutmamalıyız. Ancak, ortak dilimiz İstanbul Türkçesi’dir ve böyle kalacaktır.
İslam Dinimizdir
2. Adım: Türk Milleti’nin dini İslam’dır. Müslüman olmayan Türkleri de İslam’a kazanmalıyız. Milletimizin Müslümanlığı Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bayram Veli, Ahi Evran çizgisidir. Allah aşkı, insan sevgisi, başka inanç bağlılarına müsamaha, gösterişten uzak dindarlık, emeği kutsal bilmek, kadına değer vermek ve bilimi temel almak bu anlayışın açıklamasıdır. Doğru Müslümanlık da budur. Mezhep, meşrep, yol ve anlayış ayrımları asla bölünme sebebi olmamalıdır. Dinimizin çarpıtılarak sömürü aracı yapılması, teslimiyetçiliğe alet edilmesi önlenmelidir. Dinimizin ideoloji haline getirilmesine ve yüceliğinden uzaklaştırılıp siyaset aracı yapılmasına izin verilmemelidir. İbadet yerleri çevre halkı için aynı zamanda birer bilgi, kültür ve dayanışma merkezleri haline getirilmelidir.
Türk Kültür Hayatı
3. Adım: Türk kültürünün bütün unsurlarını sadece tarihi birer hatıra olmaktan çıkarıp güncelleştirmek ve hayatımızın her alanının içine sokmak hedeflenmelidir.
Kültürümüzü Halkımıza Yaymak
4. Adım: Milli kültürümüz her alanda desteklenmeli ve halkımız arasında yaygınlığı artırılmalıdır. Musikimiz köklerinden kopmadan geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Edebiyat alanında milli köklerimize, halkımızın değerlerine, çağdaş ölçülere uygun gelişmeler için gereken önlemler alınmalıdır. Güzel sanatlar ve gösteri sanatları alanlarında yerli, milli ve çağdaş eserlerin üretilmesi özendirilerek uluslararası başarı şartları oluşturulmalıdır. Sinemanın çağdaş dünyadaki etkili yeri tartışılmazdır. Milli amaçlar ve milli kültür doğrultusunda yönlendirilmiş sinema sanatımız ve sanayimiz en yüksek boyutlarda desteklenmelidir. Müzeler ve kütüphaneler birer kültür merkezi gibi çalıştırılmalı ve halkla bütünleştirilmelidir.
Türk Dünyası'yla Kaynaşmak
5. Adım: Türk Dünyası'nda aynı kökler üzerinde üretilmiş çok zengin bir kültür birikimi oluşmuştur. Bu zenginliğin Türkiye’nin ve Türk Dünyası'nın her bucağında olduğu bilinciyle hareket edilmeli, çabalar sarf edilmeli ve Türk Dünyası'nın kültürünün birbiriyle kaynaşması ve bütünüyle benimsenmesi sağlanmalıdır. Türk’ün kültürde yeniden büyük doğuşu için bu adım mutlaka atılmalıdır.
Kültürümüzü Dünyaya Yaymak
6. Adım: Türk kültürü yeryüzünün en zengin kültürüdür. Kültürümüzü her türlü imkan yararlanarak dünyaya tanıtmalıyız. Dünyadaki yerimizi daha da saygın hale getirecek bu adımı atarken hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalıyız. Bilmeliyiz ki; harcayacağımızdan kat kat fazlası bize geri gelecektir.
Kültürümüzü Korumalıyız
7. Adım: Kültürler arası etkileşim tabiidir. Ancak kültür değerlerimizi yozlaştırıcı çabalara karşı önlem alınması şarttır. Kültürümüzün temel değeri olan dinimize karşı en önemli saldırı misyonerlikten gelmektedir. Misyonerlik uluslararası hukuk sisteminin de kabul etmediği bir uygulamadır. Ülkemizde kesin olarak yasaklanmalıdır. Bu konunun din ve vicdan özgürlüğü ile ilgisi olmadığı, tam tersine insanların zayıflıklarının istismarına dayalı olduğu da unutulmamalıdır.
Kültüre Destek
8. Adım: “Kültür ve sanat, ilgi ve iltifat görmediği yerden göç eder.” İbni Sina’nın bu sözünü unutmamalıyız. Belli düzeydeki her türlü kültür ve sanat ürününe mutlaka destek verilmelidir.
Basın-Yayın
9. Adım: Basın ve yayının kitleler üzerindeki gücü gözönüne alınarak, özgürlükler ile milli çıkarlar arasındaki denge kurulmalıdır. Özellikle televizyonlarda ve bilgi ağlarındaki başıboşluk önlenmeli; toplumun her kesiminin anlayabileceği saf ve arı Türkçe’nin kullanılması sağlanarak, yozlaşmaya, yabancı kültür istilasına, milli birliğin bozulmasına yönelik yayınlara karşı her türlü önlem alınmalıdır.
Gelişmenin Kültür Temeli
10. Adım: Milli Kültür Seferberliği; halkımızda yaşama sevinci, nitelikli hayat, bilgi zihniyeti, girişimcilik ve araştırma heyecanı gibi değerleri geliştirecek yönde ve yoğunlukta olmalıdır. Bizim milli kültürümüz uyuşukluğu, teslimiyeti menfi anlamda tevekkülü değil; hayata sımsıkı sarılmayı ve çalışmayı özendiricidir. Çalışmanın, kalkınmanın ve gelişmenin temelinde, milli kültürümüzden alacağımız güç olmalıdır.
İKİNCİ KAPI
MİLLİ EKONOMİ SİYASETİ
Milli Ekonomi İle Zengin Millet, Güçlü Devlet, Mutlu Birey
1. Adım: İçine sürüklendiğimiz bataktan kurtuluşun yolu; üretimi en yüksek düzeye çıkarmak, gelirler ve servetler arasında dengeli paylaşıma ulaşmaya yönelik Milli Ekonomi Siyaseti'dir. Milli Ekonomi Siyaseti, içine sürüklendiğimiz bataktan bizi çıkaracak tek yoldur. Üretimi en yüksek düzeye ulaştırmak ve paylaşımda adaleti ve dengeyi sağlamak, ancak bu yolla mümkün olabilir. Dayanışmacı toplum bizim milli köklerimizin gereğidir. Zengin millet, güçlü devlet ve mutlu birey hedeflerine ancak böyle ulaşılabilir. Dış borçlanmaya dayalı bir büyüme yerine, iç kaynakları harekete geçirmek amaçlanmalıdır. İç ve dış borçlar yeniden yapılandırılmalı, bütçede yatırımlar ve destekler için yeterli kaynak oluşturulmalıdır.
Teslimiyete Hayır
2. Adım: Global kapitalizmin dinozor firmalarının dünyayı çıkarları doğrultusunda düzenleme çabalarına teslim olarak, ekonomik hayatta başarı ummak boş bir hayaldir. Milletlerin birikimlerine ve kaynaklarına el koymak ve ülkeleri ürettikleri mallar için uygun pazarlar haline getirmek isteyen global kapitalizm, eski ‘vahşi liberalizm’i tazeleyerek neoliberalizm adı altında piyasaya sürmüştür. İşsizliğe, yoksulluğa ve çevreye önem vermeyen, alt gelir kümelerini ve bireyi düşünmeyen bu anlayışın tek amacı global şirketlerin k?#305;nı en yükseğe çıkarmaktır. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü, ideolojik olarak kuruluş amacından saptırılmış ve şeytan üçgeni haline getirilmiştir. İnsanın, halkların ve milletlerin yok sayıldığı bu sisteme HAYIR demek, atılması gereken ilk adımdır.
Milli Sanayi Desteklenmelidir
3. Adım: Büyük sermayemiz yeniden milli hedeflere yönlendirilmeli ve özendirilmelidir. Savunma sanayii öncelikli olarak ele alınmalı; yüzde yüz yerlilik hedeflenmeli, sanayide ve teknolojik gelişmede sürükleyici güç haline getirilmelidir. Bilgi teknolojileri ve bilgi çağı sanayiinde sıçrama sağlayacak ve çağdaş düzeyi yakalamamızı gerçekleştirecek özendirici önlemler ve yatırımlar ivedilikle ele alınmalıdır. Bu konuda üretici olmamızın vazgeçilmez bir öncelik olduğu unutulmamalıdır. Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak amaçlanmalıdır. Temiz ve ucuz enerji üretimi hedef alınmalı, nükleer enerji dahil su, rüzgar, termik ve güneş enerjileri üretimi desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Yatırımcı Devlet
4. Adım: Oluşturulan ortama kapılıp, propagandalara aldanıp vazgeçtiğimiz devlet yatırımları yeniden başlatılmalıdır. Serbest teşebbüsün gitmediği geri kalmış bölgelere devlet yatırım yapmalıdır. Devlet Planlama Teşkilatı dünyadaki gelişmeleri de gözeterek kapsamlı planlamalar yapmalı, ekonomimizin gidişini yönlendirmeli ve destek vermelidir.
Dünyaya Açılmalıyız
5. Adım: Kamu ve özel sektör girişimcilerimizin dünyaya açılmaları konusunda; devletin öncülük, destek ve koruma görevi gerçekleştirmesi sağlanmalı ve bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Tarıma, Esnafa ve Girişimciye Destek
6. Adım: Dış baskılar sonucunda yok olmaya doğru sürüklenen tarımımızın desteklenmesi, güçlendirilmesi şarttır.Verimli ve bol üretim ve pazarlama için gereken önlemler alınmalıdır. Ülkemizin zengin toprak kaynaklarının değerlendirilmesi için ilmi çalışmalar yapılmalıdır. İç ve dış pazarlara egemen olacak ürün çeşitlendirilmesine gidilmelidir. Esnaf, küçük ve orta boy işletmeler toplumumuzun temel direkleri olarak görülmeli, yaşamaları ve gelişmeleri için destek sağlanmalıdır.Girişimci kamu desteğini yanında bulmalıdır.
Toplumcu Ekonomi
7. Adım: İşçi, memur ve emeklilerine insanca yaşayacakları bir gelir düzeyi sağlanmalıdır. İşsizlere ve yoksullara destek sağlanmalıdır. İşsizlik, insan onuruna yakışmayan bir olgu olup, işsizlikle mücadele devletin en temel görevi kabul edilmelidir. Vergi adaleti sağlanmalıdır. Vergi kutsal bir görev kabul edilmeli ve adaletli bir vergi sistemine toplumun bütünü katılmalıdır.
Her Türlü Yolsuzluklara Son
8. Adım: Milli kaynaklarımızın yolsuzluklarla ve haksız kazançlarla talanına en keskin yöntemlerle son verilmelidir. Toplum yapımız her türlü suiistimalden korunmalıdır.
Yabancılara Satışa Hayır
9. Adım: Milli birikimlerimizin, kamu ve özel işletmelerin yabancılara satışı önlenmelidir. Topraklarımızın yabancılara satışına asla izin verilmemelidir. Ülkemize doğrudan yatırım yapacak olan, teknoloji üreten ve iş alanı oluşturan yabancı sermayenin özendirilmesi için önlemler geliştirilmelidir.
Türk Birliği
10. Adım: Türk Cumhuriyetleri Ekonomik İşbirliği Teşkilatı hemen kurulmalı ve TÜRK BİRLİĞİ bu temeller üzerinde sağlamlaştırılmalıdır.
ÜÇÜNCÜ KAPI
MİLLİ DEVLET
Milli Demokrasi
1. Adım: Türk Milleti Kendisini Yönetmeli ve en ileri anlamda demokrasiyi gerçekleştirmelidir.Düşünce, inanç ve girişim özgürlüğü başta olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin egemen olmadığı bir yönetimi demokrasi saymıyoruz. Halkın yöneticilerini kendisinin seçmesini istiyoruz. Diktatörlük haline gelen genel başkanlık sisteminden demokrasimizin kurtarılmasını istiyoruz.Siyasi Partiler Kanunu değişmeli ve öncelikle parti içi demokrasi sağlanmalıdır. TBMM’nin tarihine uygun bir saygınlığa ulaşması gerçekleştirilmelidir. Katılımcı demokrasi anlayışına ulaşmamış, halkın doğrudan ve kitle teşkilatlarıyla yönetime katılmadığı bir uygulamayı demokrasi anlayışının olgunlaşmaması olarak görüyoruz. Kuvvetler ayrılığı ilkesi yerli yerine oturtulmalı ve yargı bağımsız olmalıdır. Milli köklerden ve halkın eğilimlerinden kopuk bir anlayışı gerçek demokrasi olarak görmüyoruz. Özgürlükçü, katılımcı ve milli bir demokrasi istiyoruz.
Halka Hizmet Hakka Hizmet
2. Adım: Halka hizmeti kutsal bir görev bilen ve insanı temel değer alan bir yönetim anlayışı mutlaka yerleştirilmelidir. Devlet, vatandaşın üzerinde baskı kuran ve küstüren uygulamalardan arındırılmalıdır. Yönetimde dürüstlükten asla ödün verilmemelidir.
Çağdaş Yönetim
3. Adım: Milletin Devleti, sahibine hizmet için vardır. Bu anlayışla “Millet-Devlet Elele” düsturu her fert tarafından kabullenilecek bir gerçeğe dönüştürülmelidir. Kamu yönetimi, çağdaş yönetim bilim ve tekniklerine göre yeniden düzenlenmelidir. Sürekli hizmet içi eğitimlerle, yönetimde verimliliği artıracak ve yurttaşın kamu hizmetine kolayca ulaşmasını sağlayacak bir yapı kurulmalıdır.
Taşraya Yetki
4. Adım: Taşra teşkilatları güçlendirilmeli, işlemlerin il ve ilçelerde tamamlanması sağlanmalıdır. Mülki idare amirliği çağdaş gelişmelere göre yeniden düzenlenmelidir.
Yerel Yönetimler
5. Adım: Yerel yönetimlerin yetkileri ve görevleri yeniden belirlenmeli, hizmetlerin iyi yürütülebilmesi için gerekli imkan sağlanmalıdır. Katılımcı yönetim anlayışı yerel yönetimlerde etkin olarak uygulamaya aktarılmalıdır.
Ordumuz
6. Adım: Yeniden oluşan dünya dengeleri ve tehditler, gerçekçi bir şekilde değerlendirilmeli, teknolojik nitelikleri açısından ordumuz daha da güçlendirilmelidir. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmamanın var olmak konusu ile eşdeğer olduğu unutulmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullandığı harp silah araç ve gereçlerinin tamamının yerli üretimle sağlanması, yaşadığımız tecrübeler göz önüne alındığında hayati bir öneme haizdir.
Güvenlik Güçlerimiz
7. Adım: Güvenlik kurumlarımız, yurttaşlarımızın esenlik ve güvenliğini eksiksiz bir biçimde sağlamak üzere yeniden yapılandırılmalı ve güvenlik güçlerimizin görev yapmalarını engelleyen düzenlemeler yeniden gözden geçirilmelidir. Yapılacak düzenlemeler, Türkiye’nin içinde bulunduğu özel şartlara cevap verebilecek nitelikte olmalıdır.
Milli Eğitim Seferberliği
8. Adım: Milli eğitimin millet bilinci, insan sevgisi, iyi insan, iyi yurttaş olma isteği aşılayacak biçimde geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bilim zihniyeti, araştırma ruhu, gelişme heyecanı ve girişimcilik yeteneği, gelişmiş insan yetiştirmek için esas alınmalıdır. Mesleki eğitime önem verilmelidir.Yükseköğretim, ekonominin durumu ve hedeflerle uyumlu bir şekilde planlanmalıdır. Kimi uzmanlık alanlarındaki işsizlik, kimilerinde ise yeterli uzmanın olmamasına yol açan karmaşaya son verilmelidir.Yükseköğretime yeterli kaynak ayrılmalıdır. Milli Eğitim işlerine yeterli kaynak sağlanmalı ve Milli Eğitim Seferberliği başlatılmalıdır.
Sağlık Seferberliği
9. Adım: Koruyucu ve tedavi edici hekimlik “en değerli varlığın insan” olduğu anlayışı içinde, devletin en önemli işi olarak görülmeli ve sağlık seferberliği başlatılmalıdır. Sağlık hizmetlerinden yararlanmanın her yurttaşın hakkı olduğu unutulmamalıdır. Sağlıkta insanca muamele temel düstur olarak benimsenmeli ve uygulanmalıdır. Beden eğitimi çok ciddi olarak ele alınmalıdır.
Türk Birliği
10. Adım: AB’ye giriş süreci derhal durdurulduktan sonra; giriş sürecinin dayatması olan bütün yasalar gözden geçirilmeli ve milli yapımıza zarar verenler ortadan kaldırılmalıdır.Yasalarımız ve devlet dokumuz TÜRK CUMHURİYETLERİ BİRLİĞİ hedefi doğrultusunda yapılacak ortak çalışmalarla yeniden düzenlenmelidir.
DÖRDÜNCÜ KAPI
MİLLİ DIŞ SİYASET
İlkeli Dış Siyaset
1. Adım: Öncelikle dış siyasetimizde ülkemizin ilkeleri olmalı ve bu ilkelere sımsıkı bağlı kalınmalıdır. Başka ülkelere gösterdiğimiz saygının karşılığında saygı beklemek hakkımızdan asla vazgeçmemeliyiz. Ülkemize zarar verecek işler yapanlar, bunun karşılığını göreceklerini bilmelidirler. Yapanlar da karşılığını görmelidir. Uluslararası ilişkilerde kendisine önem ve değer vermeyenlere, hiç kimsenin önem vermeyeceğini unutmamalıyız.
BEKİT
2. Adım: Bölge Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (BEKİT) ülkemiz ve bölgemiz için hazır ve geliştirilmesi gereken anlamlı bir teşkilattır. Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Tacikistan, Afganistan ve Pakistan’ın içinde olduğu BEKİT gecikmeden yeniden yapılandırılmalı ve ekonomiyi de aşan bir işbirliği teşkilatı yapılmalıdır.
AB İle İlişkiler
3. Adım: Adına AB’ye giriş süreci denilen oyun; son derece tehlikeli ve Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını ortadan kaldıracak bir süreçtir. Bağımsızlığımıza, milli egemenliğimize ve ülkemizin bütünlüğüne zarar verecek olan bu süreç hemen durdurulmalıdır. Yurttaşlarımızın serbest dolaşım hakkını, nüfusumuzla orantılı temsil hakkını vermeyeceği belli olan, bölücülüğe verdiği destekten vazgeçmeyen, Kıbrıs’taki haklarımızı tanımayan ve sonu belli olmayan Avrupa Birliği'ne giriş merakını anlamsız ve tehlikeli buluyoruz. Onurlu giriş söylemi ise daha tehlikeli ve yıkıcıdır. “Onurlu giriş varmış” düşüncesinin doğmasına yol açan bu söylem, Milletimizin AB dayatmalarına karşı direncini kıran son derece yanlış bir yaklaşımdır. AB’ye giriş süreci derhal durdurulmalı, AB ve Avrupa ülkeleriyle karşılıklı hak ve çıkara dayalı anlaşmalar yapılarak ilişkilerimiz sağlıklı bir zemine oturtulmalıdır.
İslam Dünyası
4. Adım: Ülkemiz, İslam Dünyası’nın en önemli ülkelerinden biri ve asırlarca İslam’ın öncülüğünü üstlenmiş bir ülkedir. Halkı Müslüman olan ülkeler arasında işbirliğinde Türkiye öncü görev üstlenmelidir.
Avrasya
5. Adım: Türk, Fars ve Rus kültürlerinin yayılma alanlarında bir barış ve işbirliği ortamı oluşturulmalıdır. Avrupa ve Asya’nın derinliklerinde açılımlarla gerçekleştirilecek bir Avrasya alanı, dünya dengelerinin de sağlıklı oturmasına katkı sağlayacaktır. Herhangi bir ülkenin egemenliğini yayması anlamındaki Avrasyacılık akımına karşı da uyanık ve dikkatli olunmalıdır.
Dünya
6. Adım: Türkiye, dünyanın her noktası ile ilgilenmeli ve dünya siyaseti üzerinde etkin görev üstlenmelidir. Kültürümüzü ve ekonomimizi dünyaya açma siyaseti dış siyasetle desteklenmelidir. Yeni dünya düzeninin getirdiği bütün imkanlardan yararlanarak, önemli ülkelere ağırlık vererek her ülkede tanıtım çalışmaları yapılmalıdır.
Komşular
7. Adım: Ülkemiz, komşularıyla iyi ve yakın ilişkiler kurmalı, bunun getireceği huzur ortamından ve ticari imkanlardan yararlanmalıdır. Başkalarının yayılmacı ve sömürücü siyasetlerine alet olmaktan şiddetle kaçınılmalıdır. Milli ve tarihi tecrübelerin ışığında bölgesel ilişkiler planlanmalı ve bu planlamalar gelişmelere göre güncellenmelidir.
Dış Temsilcilikler
8. Adım: Dış temsilciliklerimizde öncelikli bir zihniyet devrimi yapmak zorundayız. Büyükelçiliklerimiz çalışanları nitelik ve nicelik yönünden güçlendirilmeli ve kurumlar sürgün veya kayırma yeri olmaktan çıkarılmalıdır. Elçilikler Türk Milleti ve Devleti’nin milli hedef ve çıkarlarını her şeyin üzerinde gören ve uygulayan kadrolardan oluşmalıdır.
Türk Toplulukları
9. Adım: Dünyanın her yerindeki Türklere yakın ilgi gösterilmeli, haklarını almalarında yanlarında olunmalı ve yaşadıkları ülkeler ile ülkemiz arasında ‘dostluk köprüleri’ olarak değerlendirilmelidir.
Türk Birliği
10. Adım: Yedi bağımsız Türk Devleti, daha fazla gecikmeden TÜRK DEVLETLER BİRLİĞİ’ni kurmalıdır. Bu işin öncülüğünü TÜRKİYE yapmalıdır. Bizim için çıkar yol da bu yoldur. Bu yol Türkiye’yi hak ettiği yere getirecektir. Hedef “Büyük Türkiye”dir. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Hiç yorum yok: