20 Ekim 2007 Cumartesi

A.GÖKHAN YAZICI’NIN BASIN AÇIKLAMASI

Sayın basın mensupları,çok muhterem dava aqrkadaşlarım ve kıymetli hemşehrilerim; 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak olan 23. dönem milletvekilliği seçimleri ile ilgili basın toplantımıza göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyor,şahsınızda yöneticilerinizi ve tüm dava arkadaşlarımızı,ülküdaşlarımızı ve aziz hemşehrilerimizi kalbi saygılarımla selamlıyorum.
Evvela Ahmet Gökhan YAZICI olarak bizi bu günkü konumumuza,şahsiyet ve kişiliğimize,inanç ve ideal noktamıza taşıyan önce cenabı Allah’a ve üÜlkücü harekete ve tabiki aileme şükranlarımı sunuyorum.Mensubiyetinden her dem şeref duyduğum Ülkücü Türk Milliyetçiliği davasının yalnız ve tek siyasi organizasyonu MHP’den aday adayı olmamızın omurunu ve heyacanını yaşıyorm ve yine bu kutsal davaya şanlı mücadeleleriyle hizmet edip ve bizlere emanet eden Türk dünyasının yılmaz savunucusu,tek ve son başbuğu rahmetli Alparslan TÜRKEŞ beyi ve Ülkücü Türk milliyetçisi şehit abilerimizi ve bu vatan uğruna şehadet şerbetini içmiş bütün şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyor,makamlarının cennet olmasını cenabı haktan niyaz ediyorum.Onların manevi huzurunda bu kutsal emanetlerine ihanet etmeden devraldığımız sancağı "Baş düşer bayrak düşmez" anlayışı ile yere düşürmeden,lekelemeden,Türk milletinin inanç ve değerlerinin inançlı,ilkeli,idealist bir sembolü,savunucusu olarak yetim feryatları,kan ve gözyaşlarının vebal ve sorumluluğu çerçevesinde "MEVZU BAHİS VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR" düsturu etrafında,malımıda,kanımıda,canınıda tefarruat sayıp mücadele edeceğime Allah’ın,Kur-an’ın,şerefim ve namusum üzerine söz veriyor,her dem onur ve şeref duyduğum MHP Erzurum ady adayı olmamızı siz değerli basın mensuplarının,ülküdaşlarımızın ve hemşehrilerimizin yüksek huzurlarında ilan ediyorum.
Aday adaylığımızın önge ülkemize,aziz Türk milletine,daha sonra davamıza ve tüm ülküdaşlarımıza,akabinde ise şahsımıza hayırlar getirmesini Cenabı Allah’dan niyaz ediyor;diğer aday adayı abilerimize,ülküdaşlarımıza başarılar diliyor,onlarında hakkından hayırlar getirmesini Cenabı Allah’dan niyaz ediyorum.
Değerli basın mensupları,muhterem dava arkadaşlarım,özellikle erzurum’umumuzda yeni ve taze kan arayışının söz konusu olduğu günümüzde,herkezin iktidarın alternatifsizliği gibi sığ bir düşünceye kapıldığı şu günlerde mevcut iktidarın tek alternatifinin MHP’nin olduğunu ortaya koymak adına,diğer taraftanyıllardır alışılmış isimlerin dışında taban ve teşkilatlardan yeni,ilkeli,idealist,inançlı,genç ve dinamik dava adamlarınında çıkabileceğini ve bu hareketin zenginliğinin birer sembolü olabileceğini ortaya koymak,ülkücüleride alternatifsiz bırakmamak adına idaalı bir çıkışımız söz konusudur.
Muhterem basın mensupları;önümüzdeki günlerde ülke gündemi ile ilgili,gerekse şehrimizin sıkıntıları,problemleri ve hassasiyetleri ile ilgili geniş katılımın sağlanacağı,şehrimizde ki birçok kesimin katılımının gerçekleştirilerek daha geniş,kapsamlı bir basın toplantısı düzenlemeyi düşünüyoruz.Fakat bu günkü açıklamalarımızla ilgili gerek Türkiye,gerekse şehrimizin öncelikli bazı önemli meseleleriyle ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Özellikle son cumhurbaşkanlığı seçimi safsatası ile birlikte ülkemizde küçük amerika modeli,iki kutuplu bir noktaya taşınmaktadır.Bir noktada sol fraksiyon,diğer kutupda ise kendilerine istismarcı ve riyakarlıkça sağ olarak nitelendiren sağ fraksiyon.Söz konusu kutubun sol ucundakiler Atatürkçü,laik ve cumhuriyetçi olarak kendilerini ilan edip,bu değerleri istismarla,şahsi ve siyasi menfaat elde ederek her türlü inançsızlıklarını,her türlü ilkesizlik ve yolsuzluklarını Atatürk’le;laiklikle kamufle eden ve inanç hortumcularının tahrikleriyle içlerinde ki İslama ve Türklüğe karşı kin ve öfkelerini hayasızca ve futursuzca dışa vuran siyasal noktada bitişlerini hissetiklerinde ise devletimizin güzide kurumlarını demokratik olmaya yol ve yöntemlere davet edenlere seslenıyorum.sakın ha islam inancını ve Türklük bilincini aşağılayacak,rencide edecek,hakir ve hor görecek söylem ve sloganlarda bulunmayın.Çünkü o değerler bu milleti cepheye sürükleyen,kurtuluş savaşını kazandıran değerlerdir.Bu değerlerin karşısında olan herkese,her devlete ve her millete Türk milleti olarak yeni bir cephe açacak kadar hoşunuza gitmesede bu millet inançlı ve kararlıdır.
Kutlu sağ cenahında ise riyası ve istismarcılığının ilahi hükümlerce münafıklık delaleti olarak sayıla bildigi inanç ve değer yargılarımız üzerinden şahsi ve siyasi menfaat elde etmek üzere ibadeti,kutsal kur-an ölçülerimizi gösterişe,sefahata,zevke,eğlenceye dönüştürüp istediği rantı elde edip sıkıştığı zamanda veya belli bir zorlama karşısında mağduriyet rolune bürünüp değişimi döneklikle karıştırabilen,makam için,para için,şöhret için islamı değerlerimizin rencide edilmesine sebep olan iktidar temsilcilerine seslenmek istiyorum.Hani AB hristiyan birliği idi?Hani ABD emperyalist bir katildi?Ne oldu bu ülkeler bu gün dost mütefik ülkeler oldu?Bunlar değilmi Irak’daki kadınlara,kızlara tecavüz edip öldüren?Dünyadaki akan kan ve gözyaşının adı Müslüman soyadı Türk olmasına sebep olan Hristiyanlar,Yahudiler,AB ve ABD değilmi? Bugün bir Müslüman kanının akması karşısında yani her Müslümana cihatın farz olabileceği noktada ne olduda,ne değiştide dost ve mütefik oldular?Cenabı Allah’ın hükmünce bu katileri,kafirleri dost edinmek zındıklıkla eşdeğer değilmidir?Ne oldu da çocuklarını ABD’nin o şefkatli ellerine okumaları için teslim ettin?Ya bu ülkede inanç ve giysilerinden dolayı okumaları ellerinden alınanları niye göndermedin ABD’ye okumaya?Onların hakkını,vebalini nasıl ödeyeceksin?"ABD ve İsrail Irak’a demokrasi ve barış götürmek için oradaymış"derken yaptıkları tecavüz ve katliamların hem bu dünyada hemde öteki dünyada vebalinden kurtulabileceğinizi zannediyorsunuz.O Irak’lı çocuklar yakana yapışacak,o ırak’lı tecavüze uğramış kadın ve çocuklar Allah indinde senden hesap soracak.Askerliği yan gelip yatma yeri olarak görüp,şehitleri kelle olarak nitelendirip onların şanlı mücadelelerini basite indirgiyorsun.Herhalde askerliğini kantin subaylığı olarak yaptığın için olsa gerek.Öğleyse Bilal ERDOĞAN’ıda Cudi’ye,Gabar dağına gönder bakalım da evindeki yumuşak yastığında yan gelip yatabiliyormusun?Özellikle haritalarıyla ülkemizi bölmeyi hedef seçmiş Barzani gibi,Talabani gibi çapulcuların karşısında,şantaj ve tehditlerinin karşısında küçük dillini yutup ve 11 tane askerimizin başına çuval geçirildiği tabloda ABD karşısında suskunluğa bürünüp,artı onları dost ve müttefik ülke olarak değerlendiriyorsun.Bunun adı işbirlikçiliktir,bunun adı AB’nin,ABD’nin uşaklığıdır.Biliyormusun bunun bir diğer adıda ihanetir,delaletir.Gerek bu dünyada gerekse Allah katında bu ihanetinin hesabını vereceksin.
Şu noktada biraz önce bahssettiğim gerek sol kanatın ve takriben devam etiğim sağ kanatın tahrikleri aracılığıyla özellikle üç cuzide kuruma seslenmek istiyorum.Birincisi asker ocağına seslenmek istiyorum.Bir taraf Atatürkçülük,laiklik,cumhuriyetçilik başlıkları altında bu değerlerimizi istismar ederek kendi şahıs ve siyasi menfeatlerine alet etmektedirler.Sıkıştıkları noktalarda ise sizler gibi göz bebeğimiz kurumları provoke,ederek yanlış yönlendirmeye çalışarak milletin değer ve innaçlarına cephe açılmaya çalışılmaktadır.Diğer tarafta ise milletin inanç ve değerlerini istismarla mükellef,hertürlü çıkar ve menfaatleini istismar ve riyaya borçlu olduklarını ,sağ kesimin tahrik istismar ve riya çalışmalarına katılmadan sizler bizlerin evlatlarını korkmadan teslim ettiğimiz, ülkenin hizmetine sunduğumuz komutanlarımızsınız, YÖK mensuplarımız ve Adalet mensuplarımızsınız. Bu her iki istismarcı kesimin tahrik ve provakasyonlarına katılarak milletin inanaç ve değerlerinin sorgulanmasına ve yargılanmasına müsade etmemelisiniz. Çünkü bu millet var olan bu inanç ve değer etrafında kenetlenerek cepheye koşmuşlardır, vatan sathında mücadele etmişlerdir, şehit olmuştur, vatanın kurtuluşunun altına imza atmıştır. Bu değerler kaybolur ise yarın cepheye milleti sürükleyecek bir inanç olmadığı için cephede savaşacak hiç kimseyi bulamayabilirsiniz.Bu yüzden bu istismardan sizde yakınıyor iseniz tek çare istismara ve riyakarlığa boşluk bırakmamak lazımdır. Bunu da devlet yapmalıdır. Eğer cami yapılacaksa vatandaşa hizmet adına devlet yapmalıdır, eğer hayır işi yapılacaksa devlet organize etmelidir, eğer bir şehit cenazesi kılınacaksa başta komutanlar kılmalıdır, ve istismarcılığa, riyakarlığa, yol açacak siyasi grupların önü kesilmelidir. Çünkü doğa boşluk kabul etmez. milletin inanaç ve değer boşluğu birileri tarafından muhakkak doldurulacak, milletin inanaç ve değerleri ayaklara altına alınacaktır.
Diğer açıklamamız ise Erzurum ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü vardır; "söz konusu vatan sa gerisi teferruattır!" Bizde ısrarla artık sözkonusu Erzurum’dur gerisi ise teferruattır! diyoruz. Erzurum için canımızda teferrurattır!, malımızda teferruattır! , kanımızda teferruattır! Çünkü Erzurum yıllardır bir kuşatılmışlıkla karşı karşıyadır. Erzurum’da çok büyük bir ekonomik darboğaz sözkonusudur. Bugün istatistiklere baktığımızda son beş yıldır Erzurum nüfusunda çok ciddi bir artış sözkonusudur. Sayın valimiz, bunun sebeplerini sorgulamak yerine seçim meydanlarında bir siyasi imiş gibi boy göstermektedir. Sayın valimiz siz devletin valisissiniz! AKP hükümetinin değil o makamda her siyasal düşünceye, her siyasi partiye eşit mesafede durmak zorundasınız!. Eğer siyaseti çok seviyorsanız istifa eder, seçim meydanlarında boyunuzu posunuzu gösterirsiniz!. Bunun dışında eşitlik ilkesine aykırı olarak devlet adına, devletin nimetlerini, devletin imkanlarını, devletin fırsatlarını herhangi siyasal bir düşünceye yönlendirmek sizin göreviniz değildir. Erzurum kan ağlıyor! Erzurum ekonomisi can çekişiyor!Erzurum açıklayamıyorsunuz, güney kesimden çok ciddi bir göç alıyor ve toplumun dokusu bozuluyor. Toplumda asayiş problemleri ortaya çıkıyor. tapu dairesine gidiyorsunuz % 90 oranında tapu eldeğiştirmiş. Bu yeni tapu sahipleri kim? Hiç araştırdınız mı? Erzurum a ne için gelmişler Erzurum’da hangi kavganın, hangi bölücülüğün mücadelesini yapıyorlar? Hiç araştırdınız mı? Erzurumda nüfus yoğunluğunda demografik yapıda değişim hangi oranlarda gözlemlenmiştir? Hiç merak ettiniz mi? Açıklayamıyorsunuz! Açıklayamazsınız! Çünkü Erzurum kan kaybediyor, erzurum’un yerlisi fırsat bulup kaçmaya çalışıyor. Çünkü Erzurum’da erzurum çocuğuna keleşlerle ateş ediliyor! Bunun sebeplerini hiç sorguladınız mı? Eskiden Erzurum bu Ülkenin en güvenli ili idi. En huzurlu şehri iken bugün memlekete dışardan gelen Muş’undan, Varto’sundan, Diyarbakır’ından, güney illerinden ve ilçelerinden gelen kesimler huzursuzluk ortaya çıkarıyor. Huzurumuzu bozuyor! Ayranımızı kabartıyor!. Bu sebepleri sorgulamadan erzurum güllük gülüstanlıkmış gibi meydanlara düşüp siyasi temsilcilik yapıyorsunuz. Erzurum sahipsiz değildir!. Ülkücü hareket için artık sözkonusu Erzurum’dur! Gerisi de teferruattır!. Biz bölücülük yapmak istemiyoruz. ama dışardan gelen Erzurum’a bilinçli bir yığılma sözkonusudur. Biz kürtlere kardeşimiz demişiz. Çünkü herkürk pkk lı değildir, her pkk lı da kürt değildir. Kürtler nekadar Kürt se ok kadar kürdüz demişiz. Bu çerçevede "birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır" düsturu ile Türk’üyle, lazıyla, çerkezi, kürdüyle kırgızı, özbeği, avşarı, Türkmen’i ile topyekün Türk milletinin evlatlarıyız. Ondan da öte bizi topyekün birleştiren bir İslam birliği sözkonusudur. "Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır" düsturu da sözkonusudur. Buna rağmen ayrılık isteyenler ya bu memleketten çekip giderler ya da Ülkücü hareket iktidar olup Kuva-i Milliye Ruhunu ortaya koyar! Haritalar yayınlıyorlar barzani alçağı, talabani alçağı Erzurum’u da içinde gösteren kürt devleti kuracaklarmış! Biz bu toprakların bedelini kan ve gözyaşı ile ödedik yüreğiniz yetiyorsa gelir O Kan’ı öder kurabiliyorsanız kurarsınız! Çünkü bu millet size herzaman hadinizi bildirmiştir. Bundan sonrada bildirecek güç ve kudrettedir.
Bu noktada birde ülküdaşlarıma seslenmek istiyorum; belki bugün seçim meydanlarında riyakarlıkla, istismarla milletin inanaç ve değer temsilciliğini yapmak adına ortaya çıkan insanlar belirli bir yoğunluğa ulaşmış olabilirler bunlar canınızı hiç sıkmasın ülkücü hareket adım adım iktidara yürüyor. Ülkücü hareket gerek vatan sathında mücadelesini vermek üzere gerekse Erzurum’u bu ülkeden koparmak adına verilen mücadelelerin cevabını vermek üzere ikdidara yürümektedir. elbirli ile omuz omuza vererek mücadelemeizi milletimizle bütünleşerek milletimizin inanç ve değerlerinin birer temsilcisi, sembolü olarak vatanın en ücra köşesinde yürüyüşümüzü başlatıp gerek içerdeki gerek dışardaki dahili ve harici bedbahtlara, hain odaklarına 22 Temmuz’da 23 Temmuz Kongresini anımsatırcasına cevabımızı bir tokat gibi verelim.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar adaylığımızın önce ülkemize, sonra partimize ve davamıza akabinde ise şahsımıza hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz eder hepinizi saygı ile selamlarım.
Ahmet Gökhan YAZICI MHP Erzurum Milletvekili Aday Adayı

Hiç yorum yok: